11 Nisan 2013 Perşembe

Eticaret mi hadi yapalım?



Eticaret ile ilgili birçok yalan yanlış, kulaktan dolma bilginiz mi var. Yoksa böyle bir şey duydunuz da ne olduğunu mu bilmiyorsunuz? İşte size bir miktar daha kafa karıştırıcı bilgilerle dolu bir yazı sunuyorum. Okuyun da sonunda kafanız iyice karışsın.
Eskiler demiş ya en iyi yol bildiğin yoldur diye. İşte onlar yanılmışlar. Artık bildiğin yol diye bir şey kalmadı. Her şey veya hiçbir şey tam olarak bilinmiyor? Örnek mi istersiniz? Emlak fiyatlarına bakın? Neye göre değişiyorlar?
Beton maliyetlerine göre mi, jeolojik özelliklere göre mi, mimariye göre mi yoksa ulaşım imkanlarına göre mi veya sakın sosyal mekanların kalitesine göre olmasın ya da belki kullanılan malzemenin ne kadar zengin durduğu ile mi ilgilidir?
Ya da aldığınız bir elektronik eşya örneğin cep telefonunuzun fiyatını ne belirliyor?
Marka, görünüş, fonksiyonlar, tuş takımı, hızı, kılıfları vs.. hangisi?
Merak ediyorum şu anda bir cihazı veya bir malı alırken kaç özelliğini biliyor ve diğerleri ile karşılaştırabiliyoruz?
Doğrusu araba alırken eskiden bir uzmana (yani sanayiden tanıdığımız ve güvendiğimiz bir tamirci ustaya) götürüp baktırır ve arabayı ona göre alırdık. Şu anda da öyle ancak bir süre sonra bunun da değişeceğini sanıyorum. Çünkü tamirciler de artık  bu makinelerdeki değişiklik hızına uyum sağlayamayacaklar. Zaten şimdi bile demiyorlar mı “arabanın yürüyen aksamına bakarız da beyninde sorun varsa bir şey yapamam abi.” diye. Ya yürüyen aksam tam elektronik hale gelirse ne olacak?
Bir cihazda işin içine otomasyon girdikçe bir akıl veya bir algoritmalar bütünü de karşımıza çıkıyor. Ancak bu akıl tabii olmadığı için akıl edenlerin dışındakilerin anlamasının kolay olduğu otomatlar yapılması hayli zaman alıyor.
Bazı uzay filmlerinde karşımıza çıkan senaryolar aklıma geliyor hep. Yüzlerce yıl önce yapılmış ancak uzayda bir yerde kaybolmuş bir uzay gemisi, kahramanlarımız tarafından bulunur. Ancak gemi aktif değildir. Bir türlü çalışmamaktadır. Halihazırdaki gemide bulunan baş mühendis bu eski gemiye çıkar. Sanki gemiyi kendisi yapmış gibi sorunu birkaç elektronik kart değiştirip, bir kısa devre yapıp çözer. Koca gemi birden ışıl ışıl çalışmaya başlar.  Afedersiniz ancak elinizdeki cep telefonu 5 yılı geçtiyse ve arıza yaparsa tamirciye götürüp tamir ettirebilen var mı?
Babamın eski siyah beyaz bir televizyonu vardı. Çocukluğumda uzun süre onu kullandık. Her ne kadar evine televizyon alan ilk kişilerden olduysak da herhalde renkli televizyon alanlar sırasında sonlarda sayılırdık. Yani o televizyon birçok kez tamire gitti ve düzeldi. Ama içini görseydiniz. İçinde şimdi belki evlerde ışıklandırma için kullandığımız boyutlarda lambalar vardı. Televizyon zaten kocamandı. Eh o kadar kocaman kartlar, kapasitörler, röleler de ancak öyle bir kasaya sığardı. O televizyon tamir edilebilirdi evet. Ettirmeye de değerdi doğrusu çünkü yenisi çok pahalıydı. O zaman o sistemi anlayan sıradan veya becerikli ama uzman olmayan tamirciler de vardı. Ama şimdi elektronik cihaz bozulunca kaç kişi tamir ettirebiliyor ki? Tamir ettirdim diyenler de bir incelesinler bakalım nasıl tamir olmuş acaba içindeki sistemin ana kartı veya beyni yenisiyle değiştirilmiş olmasın.

Bazı büyüklerimden (yani yaşça benden büyük tüccar veya işadamı) duyuyordum,  “bu zamanın kullan at tarzına ayak uydurmak gerek artık” diye. Bunu söyleyenlerden bazıları hala hayatta ve ben artık benden küçüklere diyorum ki “zaman kullan at zamanı değil, kullanmadan at zamanı J.”
Çünkü eğer zamanı geçmiş ise kullanmaya çalışmak bir eziyet. Düşünsenize hala elinizde gprs ile internete girebilen bir ürün varsa -ki hala piyasada böyle bir ürün bulmak mümkün- bununla youtube a mı gireceksiniz veya maillerinize mi bakacaksınız, yoksa haber sitelerinde mi dolaşacaksınız veya belki twitleri kontrol etmeye çalışabilirsiniz. Ama inanın zamanınız boşa gidecektir. Siz zor zahmet maillerinizin başlıklarını okurken fark ettiğiniz bir haberi düşünürken, haber hakkında yazılmış onlarca twit,  yorum ve paylaşım internette çoktan eskimiş olacak. Ve birileri (rakipleriniz) haberin bir şekilde algılanışını fark etmiş, yaptığı bir kampanya ile çoktan müşterilerinizin gönüllerini fethetmiş olabilir. Siz de gprs in yavaşlığından dem vurursunuz. Ya, hakikaten, şu 3G çıkalı ne kadar oldu 2 yıl mı? (Bu satırları 2012 de yazıyorum. Not olsun ki sonra okunduğunda garip kaçmasın). Sanırım daha şimdiden o da eskidi gibi geliyor insana değil mi? Şimdi 4G var.
Ne demiştik,  “zaman, kullanmadan atma zamanı”. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder